BUGÜNKÜ ZİYARETÇİ SAYISI

15 Ekim 2014 Çarşamba

BİR BAŞKA, "BODRUM DEVLET HASTANESİ" KLASİĞİ



            " RÖNTGENİNİ ÇEKMİYORUM, 
       İTİRAZIN VARSA GİT, BİLDİĞİN YERE 
                          ŞİKAYET ET!..."

Yer: Bodrum Devlet Hastanesi Radyoloji Bölümü.

Söylemde bulunan: Radyoloji Teknisyeni R.T.

Tarih: 10.10.2014 Saat:11.30

TARİH:10 EKİM 2014 YER YİNE, "BODRUM DEVLET HASTANESİ" 

Anımsayacaksınız, 01 Temmuz 2014 tarihinde ülkemizin ünlü modacısı Cemil İpekçi'nin "Bodrum Devlet Hastanesi"nde tamamlanan tedavisi sonrası yaptığı basın açıklamaları hayli dikkat çekiciydi.

Bu kez belki modacı olmasa da, ünlü modacı gibi aykırı bir yaşam sürmese de, ülkemize ve insanına yaklaşık 30 yıl hizmet verdikten sonra, rahatsızlanarak "Bodrum Devlet Hastanesi" Acilinden girişle tedavi uman emekli akademik titri olan bir hocamızın öyküsü gündeme şok bir gelişme ile düştü.

TARİH: 01 TEMMUZ 2014, YER "BODRUM DEVLET HASTANESİ" 

Çoğumuz 01 Temmuz 2014 tarihli haberden İnternet ve basılı medya vasıtasıyla  haberdar olmuştuk. Bodrum odaklı yaşam süren ünlü modacı, Temmuz 2014'de böcek sokması sonrasında, Bodrum Devlet Hastanesinde yapılan tedavisinde, bu hastaneye ilişkin yakınmalarını aşağıda linkli haberde de izleyeceğiniz üzere açık açık kamuoyu ile paylaşmıştı. 

Uzun yıllar Fransa'da yaşayan Cemil İpekçi, ben emekliyim ve emekli olarak en iyi tedavi hizmetimi de özel hastanelerden değil, devletin hastanelerinden almak hakkına sahibim" demişti....

Cemil İPEKÇİ; "Hastaneye geliyorsunuz. Ben bir vatandaşım ve emekliyim. Şöhret olabilirim. Ama emekliyim niye özel hastaneye gideyim. Senelerdir sigortamı ödemişim tabi ki devlet hastaneme geleceğim. Doktorlar da, hemşirelerde çok iyi ama verilen imkanlar sanki kasaba hastanesi gibi. Bir meydan için dünya protestosu yaptılar, haklılar ama sağlıkları, eğitimleri için yapmıyorlar. Nasıl bir milletiz. Onun için son derece üzgünüm ve sinirliyim. İktidarla muhalefetle işim yok"

Haberin Kaynak Linki: http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/paparazzi/26717972.asp

"BODRUM AŞKI" GÜNDEMİNDE MAĞDUR EDİLMİŞ BİR PROFESÖR HOCANIN HAZİN VE NOSTALJİK DRAMI İLGİMİZİ ÇEKMESİN Mİ?

TARİH: 10 EKİM 2014 
YER YİNE, "BODRUM DEVLET HASTANESİ"

Hasta Profesörün acıları hayli fazla, eşi tarafından refakatle "Bodrum Devlet Hastanesi Acil Ünitesine getirilmiş.

Ağrı odaklarını dinleyen acil hekimi, Zatürre sanısıyla hastanın acil, göğüs grafisini istiyor. 

Hasta eşinin kolunda refakatle, zar zor yürüyerek, "Acil Röntgen" ünitesine gidiyor. 

Kapı kilitli tekrar hasta ve eşi acildeki hekimin yanına dönüyorlar. Hekim hastanın zemin altındaki "Radyoloji Ünitesi"ne gitmelerini salık veriyor. 

Acil Röntgen ünitesinin kapısında yazılı bulunan, "Poliklinik röntgen alt katta çekilmektedir. -Sadece Acil-" notunu da okuyan hasta ve eşi alt kata, poliklinik röntgenine gidiyorlar.

Bölümde tek bir röntgen teknisyeni görev yapıyor. Kapı önünde yaklaşık en az yirmi kişinin röntgen çekilmek için sırada beklediği görülüyor.

Hastamız ayakta durmakta zorlanıyor ve istem belgesini röntgen teknisyeni bayana (R.T.) uzatıyor. Röntgen teknisyeni yorgun, kızgın ve asık bir yüz ifadesiyle, sizin röntgen iniz burada değil yukarıda "Acil Röntgen" de çekilecek, oraya gidin diyor.

Hastanın eşi, o kapının kapalı olduğunu, acil doktoruna durumu bilgi olarak aktardıklarını, doktorun zemin altındaki röntgen bölümünden hizmet alınmasını söylediğini ve üst kattaki acil röntgen kapısındaki notu da okuduklarını iletiyor.

Görevli bayan, sert ve yorgun. Belki de görevinin üstündeki bir zamanlamayla çalışmak zorunda bırakılmış, bel ki o  anlarda özel bir sorununun baskısı altında, 

"Siz ne dediğimi anlamıyor musunuz" diyerek hasta ve eşini azarlıyor. Hemen telefona sarılıyor ve üst kattaki acil röntgeni birkaç kez arıyor ama birime ulaşamıyor. Verip veriştiriyor;"Millet gezsin tozsun biz onların işini yapalım yok öyle yağma" vb. sert söylemlerde bulunuyor.

Bu durum karşısında 30 yıldır insan eğitmeni olan hocanın sabrı tükeniyor ve görevli hanıma; "Biz kimsenin sırasına tecavüz etmek gibi bir gaye ile burada değiliz, ayakta duramıyorum, acilden gönderildim. Dağdan sabanı mızı, ineğimizi bırakıp da buraya gelmedik, burada bulunmamızın nedeni sadece bir iki dakikanızı alacak göğüs grafimizi çektirmek" diye meramını aktarmaya çalışıyor.

Röntgen teknisyeni hanım, birden celallenerek, sıra bekleyenlere doğru hocanın konuşmalarına başkaca bir ifade kazandırarak şöyle aktarıyor; "Sıradakiler  bakın bu adam yüzünden sizlerin röntgenlerinizi çekemiyorum, sizlere dağdaki köylüler beklesinler diyor, dağdan tarladan gelen adam değil demek istiyor"

Bu sözlerin sonrasında, yüksek sesler çoğalıyor, bekleme yorgunu insanlar hasta hocaya itiş kakışmalara bulunuyorlar. 

Röntgen teknisyeni bayan, "Ben sizin röntgeninizi çekmiyorum, gidin bildiğiniz yerlere şikayet edin, çek-mi-yo-rum" diyerek noktayı koyuyor.

Hoca İl Sağlık Müdürlüğünü telefonla arıyor netice alamıyor. Koşarak gelen güvenlik görevlisi ve temizlik işçisinin de metazori desteğiyle hasta ve eşi odadan dışarı atlıyorlar.

İşte ne olduysa ondan sonra oluyor ve hoca hastane merdivenlerinde aşırı stresin baskısıyla yükselen tansiyonu sonrasında baygınlaşıyor.

Tekrar acile getirilen hastaya gerekli acil müdahale yapılıyor, kalp grafisi çekiliyor, tansiyonu kayıtlara 16-10 olarak geçiyor. 

Hasta iki saatlik acil ünitesindeki beklemenin sonrasında röntgeni çekilmek üzere sedye ile röntgene götürülüyor. Grafisi çekiliyor, ilgili göğüs hastalıkları hekimine yine sedye ile polikliniğe götürülerek gösteriliyor, hastaya "ZATÜRRE" tanısı konuluyor ve hasta eşinin kollarında reçetesiyle hastane bahçesine çıkıyor.

Bir süre düşünen hasta Profesör, eşine dönerek, " Yahu ben yıllardır Tüketici Haklarının peşindeki adam değil miyim? 'Tükorder' Başkanlıklarımız döneminde bizler "HASTA HAKLARI" mevzuat kitaplarının basımını gerçekleştirmedik mi, yıllarca insanlara, "Haklarınızı arayın, aranmayan hak haksızlığa uğrar" demedik mi? Sahi ben en son; "TÖDEF" Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu, Başkanı, Tüketici Konseyi Onursal Başkanı, Türkiye Tüketici Hakem Heyetleri Üye Atama Komisyonu Üyesi, değil miydim, belki Cemil İpekçi değilim ama bu millet için sarf ettiğim emeklerim ondan geride mi kalır" diye hayıflanarak," haydi hatun hastanenin baş hekimine gidip bizlere yaşatılan aciziyetleri aktaralım" diyor.

Zatürre tanılı hasta Profesör ve eşi, hastane başhekimine başlarından geçenleri anlatıyorlar. 

Başhekim çok nazik ve ilgili şekilde; "Hocam bu şikayetlerinizi resmileştirmek için yazılı olarak beyanlarınızı almak gerekiyor" diyor.

BİR İNSANIN DİĞER BİR İNSANA İNSANLIK DERSİ BAŞLIYOR

Hasta hoca; başhekime yazılı şikayetçi olsam peşini takip etmem gerekir, peşini takip etsem yasalar ve dostlar yapılan bu haksızlıklara taraf olurlar ve bizi fevkalade mağdur eden görevli röntgen personeliniz bundan dolayı idari ceza alır, idari ceza almaktan ve vermekten yana hiçbir zaman taraf olmadım, sizden ricam biz gittikten sonra uygun bir zamanınızda bu kişiye biraz nasihatte bulunmanız dır. 

Sizi tanımak güzel oldu, çayınız da bu yaşadıklarımız sonrasında soluklanmamız adına hora geçti" diyerek makamdan ve hastaneden sekretaryaya da teşekkürle ayrılıyorlar.

Biz bu yaşananları; "Serbest Kürsü Fısıltı Kuşu"ndan öğrendik...

Öyle sanıyoruz ki hoca olmak insanlığa ve çevreye ders öğretmek değil insanlığı ve çevreyi tüm faktörleriyle eğitmek.

Bunları araştırırken bir de öğrendik ki: Sayın hoca, bir "Mevlana" aşığı "Mesnevül Rahman" titr'li, "İnsan olmak gerek, insan olmaktan öte" söylemiyle maruf zatmış.

Uzun yıllar Fransa'da yaşayan Cemil İpekçi;"Ben emekliyim ve emekli olarak en iyi tedavi hizmetimi de özel hastanelerden değil, devletin hastanelerinden almak hakkına sahibim" demiş ya, sayın hoca da uzun yıllar Fransa'da yaşamış, eğimlerde bulunmuş, Türk Fransız ilişkilerine katkıları nedeniyle "Şövalye" ünvanı verilmiş bir zat.

Fransa'dan 1985'li yıllarda ülkemize dönerken de "Tüketici Hakları" bağlamındaki tüm mevzuatları da çantasına koyarak getirip ülkesinde bunların gerçekleştirilmesinin çabalarında bulunmuş...

Uzun yıllar Fransa'da yaşayan Cemil İpekçi gibi; "Ben emekliyim ve emekli olarak en iyi tedavi hizmetimi de özel hastanelerden değil, devletin hastanelerinden almak hakkına sahibim" diyerek son noktayı koymuş bir ummanda zerre işte.

Yaşanan olaylar vahim bir Türkiye Cumhuriyeti Sağlık manzarası.

Zatürre uzman hekimlerimizce sağlıklı olmaya dönüştürülebilecek bir rahatsızlık.

İnsan ya da insanlık mı?

Nasip alma veya almama, yahut da boş ver gitsin gibi bir vahim durum işte.

Durum vahimse, vahimin çerçevesinde bizlerse vehimli miyiz.

Başkaca bir izahı olmasa gerek...

Sağlıcakla kalınız.

Doç.Dr. Semra Şahin



Haber Kaynağı: "Serbest Kürsü Fısıltı Kuşu"

5 Mayıs 2013 Pazar

TÜRKİYE'NİN AKÜSÜ İSE TÜRKİYE İÇİN GEREĞİNİ DE YAPMALI, ÖYLE DEĞİL Mİ?

MUTSUZLUK OLUŞTURAN 'MUTLU AKÜ' BAYİSİNİ ‘ MUTLU AKÜ’ YE
DUYURMAK DİLEĞİYLE…

Gereğini yapıp yapmamak ticari gayelerini düşünenlerin işidir ona da bizler karışmıyoruz.

Bu olay kayıtlarımızda bulunan;

‘MUTLU AKÜ’ HAKKINDAKİ BİR TÜKETİCİ ŞİKAYETİNİN KAMUOYUNA YANSIMADIRI!

TÜKETİCİNİN ŞİKAYETİNDEN ALINTI:

2005 Yılında; Asya Motor'dan satın aldığım scotter 150 cc. lik motosikletimin üzerindeki 'YUASA' marka aküsüyle hiçbir sorun yaşamaksızın, 2012 yılına kadar geldim.

Bu tarihten sora akü marş basmakta zorlanıyordu. Bende yıllardır babamın otomobillerimden gelen güven ve müşteri alışkanlığımızla ilk aklıma gelen ve  o inandığım, radyolarda yaptığı reklamlarını da çok severek dinlediğim marka olan, 'MUTLU' akü bayilerinden birisinin kapısını çaldım.


Mutlu Akü, bayisi bana Mutlu Akü, garantisi altında olmak üzere, motosiklet aküsünü 'GOLDEN ' adıyla üreterek sattığını beyan etti.

Ben yinede tereddüdüm gereği, akünün üzerinde hiç 'MUTLU AKÜ' ibaresi yok, ben bu duruma nasıl inanacağım dediğimde, 'MUTLU AKÜ'  taahhüdünü kapsayan fabrika onaylı garanti belgesi vereceğini söyleyince bu güvensizliğim güvene dönüştü ve o günlerde piyasada 30-35 lira olan motosikletimin aküsünü, 'MUTLU AKÜ' güvencesindedir diye sanırım 50 lira + KDV ödeyerek bedeliyle nakit olarak satın aldım.

Satın aldığım akünün üzerinden 11 ay geçti ki, motorumun marşı basmamaya başladı, motor tamircisine ulaştırdığım motorumun tamircisi,  aküsünü motordaki orijinal korunaklı yerinden çıkarttığında gördüğüm manzara çok ilginçti.



Motorumun aküsü, fiziki coğrafya haritası benzeri iniş çıkışlı  şişliklerle şekil değiştirmiş, oldukça da şişmanlamıştı.

MOTOR TAMİRCİSİ GENELDE BU DURUMLAR, BİRKAÇ NEDENDEN OLUŞUR DEDİ VE BUNLARI BANA AÇIKLADI


1) Kaliteli akülerin içindeki kurşun plakalar kaliteli ve yeterlidir, kalitesiz olanların içinde ise bunun tersidir.

2) Kaliteli aküler en az beş yıl sorunsuz kullanılır, şarj-deşarj sorunu yaşatmazlar, kullanılan iç ve dış malzemeleri 1. sınıftır, taklit ya da Çin Malı olanlarda ise bu sorunlar sık sık yaşanır.

3) Konektör arızalıysa akünün şarjını bozarak arızalanmasına yardım eder, aküde kalitesiz olunca, bu durum daha da kısa sürede ortaya çıkar.


OTO ELEKTRİKÇİ KONNEKTÖRÜ ÖLÇTÜ VE SAĞLAM DEDİ AMA BAŞIMA GELENLER ÇOK İLGİNÇ.

Motosikletimin, konektör denilen parçasını  ölçüm yaptı ve şarj için 13,6 volt elektrik sağladığını  söyledi. (Belki bu ifadeleri ben anladığım dilde yazmış olabilirim)

Ancak: Elektrik Ustası sorunun motor kaynaklı olmadığını, akünün kalitesiz ve Çin malı olduğun ve hatta aynen onun söylemiyle: 'Bu akü piyasadaki Çin malı akülerden, 'MUTLU AKÜ' deyip iki katına vatandaşa satıyorlar' dedi.

Benim akü aldığım bayi, biz arızalı akü müşterilerimizi, Mersin'deki ana bayiimize gönderiyoruz diyerek, bana adres verdi ve aküyü oraya götürmemi, istedi.

Akü Mersin'deki belirtilen adresteki ana bayiine götürdüm.

İş önlüğünde 'MUTLU AKÜ' yazan bir ustaya sorunumu anlatıp aküyü gösterdim.

'MUTLU AKÜ' BAYİİNDE  BAYİNİN USTASI İLE ARAMIZDA GEÇEN KONUŞMALAR

USTA:  Akün ölmüş. Bunun garantisi olmaz. Yenisini alacaksın.
BEN:  Benim motorumu bakım yaptırdığım elektrik ustaları konektör diye bir şeyi ölçtü ve sağlam, sorun aküde dedi ama.

USTA: Senin yaşın kaç delikanlı, bize işimizi  mi öğretiyorsun?
BEN: Ne münasebet, ben sadece bilinçli biri olarak durumu sorguluyorum ve garanti kapsamındaki haklarımı arıyorum.

USTA: Bu durum kullanıcı hatasıdır yapacak bir şey yok!
BEN : Yapmanız gerekenler olduğu için buraya geldim.
USTA: Boşu boşuna gelmişsin!

Aküyü biraz da kızgın bir ifade ile elime verdi.

Ben buranın sahibi ile yöneticisi ile görüşmek istiyorum,  dediysem de beni dükkandan resmen dışarıya doğru yönlendirerek; görüşeceğin kişi bendim, görüştün bizi meşgul etme işimiz gücümüz var, elli liralık aküyle uğraşma git paşa paşa yenisini al.

Ne güzel ustanın sayesinde paşa da olabilmiştim artık.

Acaba: 'MUTLU AKÜ' paşası mı olacaktım ?...
 
Bana göre: Yani devamlı 'Türkiye'nin Aküsü Mutlu Akü diye reklamlarla kitlelerde güven sağlayan bu büyük kurumu küçük düşüncelerin, ticari menfaatlerin sahibi bir sözde, 'MUTLU AKÜ' ustası, 'MUTLU AKÜ' yü yok edip, silip süpürmüştü.


Bende kararlı ve bilinçli bir tüketici olarak akümün sorunundan çok bu kaba davranışların da mağduru olarak haklarımı ve sorunu, bulunduğumuz yerdeki 'Tüketiciyi Koruma Derneği'ne aksettirdim.

Yapılanları anlattım. Sanırım benim bu çok iyi niyetli yaklaşımım onlarda güven yaratmış olacak ki, biz bir telefonla  arayalım ne diyecekler dediler ve  aradılar yine o kişi telefona çıkmış olacak ki,  o kişi tahminimce yine aynı şeyleri söylemiş ve yeni akü alacak o çocuk demiş. Çocuk dediği benim yani.

Ben:  Görüntümde minyon küçük ve çelimsiz gösteriyor olabilirim ama, 26 yaşında, Üniversite mezunu, askerliğini yapmış bir sade insanım.


“TÜRKİYE’NİN TÜKETİCİ HATTI” OKURLARINA KÖŞEMİZDEN ‘ŞİKAYETÇİ MAĞDUR TÜKETİCİNİN YAZDIKLARI’ NI  AKTARDIK.

‘TÖDEF’ Yurt geneli tüketici hakem heyetlerinde genellikle  tüketiciler ile 'MUTLU AKÜ' arasındaki uyuşmazlıklarda, tüketiciler lehinde desteklerini vermekte olduğunu, görmekle birlikte gerek bizim kayıtlarımızda ve gerekse de internetteki şikayetler arasında da  oldukça çok, 'MUTLU AKÜ' mağdurlarının da, olduğuna tanık olduk.

PEKİ BU ŞİKAYETÇİNİN ŞANSINA NE DEMELİ. 'MUTLU AKÜ' MAĞDURU BU GENCİN ŞİKAYETİNİN DEVAMINDA NELER OLDU ONU  OKUMAYA DEVAM EDELİM.

Tesadüf bu ya, o günler  bölgesel bir toplantı nedeniyle, 'TÖDEF' Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Konvansiyon toplantısını Mersin- Adana ve Osmaniye’de yapmaktaydı.

 'TÖDEF' Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu , Başkanı,  Prof. Dr. Öner Samanlı’ da Mersin Örgütümüzü ziyarette bulunmaktaydı.

‘MUTLU AKÜ’ mağduru olduğunu iddia eden bu genç ve bilinçli tüketicinin şikayetini de bizzat dinlemiş oldular kendileri.

Gerçi hocamızın sık sık eğitimciliği için geldiği kentler arasında Mersin adına sık sık rastlarız. O da işin başkaca bir boyutu.

Şahsen örgütün genel sekreteri olarak benimde babadan ve Anakara’lılığımdan gelen bir alışkanlığım gereği, yıllardır bende akü aldığımda 'MUTLU AKÜ' ye itimat taşıyanlardanım.

'TÖDEF' Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu, Başkanı Prof. Öner Samanlı’da aynı görüşteler.

Hatta kendilerinden ilk ağızdan duyduğum sözleri de aktarmak bir haksızlığa taraf olmamak açısından önemli gibi . Nedir hocamızın söylemi?  “Bu durum da kesinlikle bir iletişim sorunu var 50 liralık bir sorun için ve görünürde tüketicinin haklı olması muhtemel bir hususta, Mutlu Akü gibi yılların firmasının bir sorun değil de sorunu bayiinin ve/veya bayiinin ustasının ortaya koyabildiğini düşünmek isterim.”

'TÖDEF' TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ VE DERNEKLERİ FEDERASYONU;

Sayın hocamız çok tez canlıdır.

‘Bu şikayetin izin verirseniz birde ben mağduruymuşum gibi adrese gideyim bakalım bana nasıl davranacaklar’ dedi.

Hocamızı,  'MUTLU AKÜ'  Mersin Ana Bayisinin bulunduğu adrese bir taksi ile yönlendirdik.
 
ŞİMDİ VE SONRASINI,  TÜRKEYE’ MİZ ADINA ‘2011 DÜNYA'DA YILIN TÜKETİCİ DUAYENİ' SEÇİLMİŞ BULUNAN, 'TÖDEF' TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ VE DERNEKLERİ FEDERASYONU, BAŞKANI Prof. Dr. ÖNER SAMANLI’DAN AKTARALIM.

'MUTLU AKÜ'  MERSİN ANA BAYİSİNDEKİ İZLENİMLERİM İLE İLGİLİ TUTANAK

Mersin – 27.04.2013

-Akü Bayisinde beni bir usta karşıladı. Güler yüzlüydü. Firmanın yetkilisi ile görüşmek istediğimi söyledim. İlla ki ne hakkında diyerek mevzuu öğrenmek istedi, bende akü hakkında dedim, ısrarcı olmam sonrasında beni iç kısımdaki bir bayanın odasına götürdü.

Bayanla, selamlaştıktan sonra, poşette ki aküyü çıkartıp masanın üstüne koydum.

Sorunu yaşayandan aldığım mağdurun bilgileri doğrultusunda dilimin döndüğünce sorunu aktardım.

Sayın bayanın ismini  şu anda anımsayamadım, ben kendilerine  kartvizitimi verdim ama kendileri bana teatide bulunmadılar.

Karşımda bulunan yetkili olduğu söylenilen bayan, bu akü şişmiş,  şişmesinin nedeni aküden değil, diyerek anında teşhisini koydu.

Deneyimlere tabiî ki saygılı olmaktan yanayım. Ama bende bir örnek deneyimimi şimdi size  başkaca bir örnekle izninizle göstermek istiyorum diyerek çantamda bulunan cep telefonuma ait benzer bir durumu dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Çantamda taşıdığım bir örnek olaydır ve zaman zaman yaşadığım bu örneği toplantılarda kamuoyuna aktarırım.

Bakınız şimdi elimde  gördüğünüz 2 telefon bataryası da şişmiş ve şarjları da tutmuyor, ama bakınız şimdi kullanımımda olan telefonumdaki ise normal ve sorunsuz.

Şişmiş olan bataryalar yan sanayi (Çin Malı) denilen ve piyasada 10 liraya satılanlardan.

Peki şimdi telefonun üzerindeki nedir?

Nokia’nın ithalatı olan ve 25 liraya satın aldığım bataryadır. Bu şişen bataryalar 4-5 ayda bu hale geldiler ve onların fiyatları ise 7-8 lirasıdır.

Şu anda telefonumun üzerindeki batarya 9 aydır kullanımımdadır. Bu durum da şarj deşarj mevzuuna ilişkin bir örnek olsa gerek. Telefonun yetkili servisi bu telefon için  tuttuğu tutanağa neler yazmıştı onu da size arz edeyim. ‘Şarj cihazından cihaza dengesiz ve yüksek voltaj akımı mevcuttur’ Bu örnekle size bir mesaj verebildim mi?

İşyerinde bulunduğumuz bayan fevkalade rahatsız ve önemsemez (Elli liralık bir işi için bir profesör gelmiş, şuna da bakın, gibi bakışları gözümün önünde) bakışlarıyla son noktayı koydular.

Madem ısrarcısınız, fabrikaya gönderirim, ama yine durum fark etmeyecektir. Kullanıcı hatası olarak sonuçlanacaktır.

Tutanak tutuldu, tarafımdan, tüketicinin hakları aleyhine olan maddeler arasına haklarımız mahfuz kalmak üzere ibaresi eklenerek, 'MUTLU AKÜ'  Mersin Ana Bayisinin bulunduğu ilgili yere bırakıldı

'MUTLU AKÜ'  MERSİN ANA BAYİSİNDEN GEÇİCİ KULLANIM İÇİN AKÜ TALEBİMİZ KABUL GÖRMEDİ.

**** Bu bağlamdaki konuşmalarımızı da aktarmakta yarar var. Bu örnek olayın dergimiz içinde editör tarafından dikkatle irdelenmesini rica ediyorum.

'MUTLU AKÜ'  MERSİN ANA BAYİSİ İLE ARAMIZDAKİ KONUŞMALAR:

-Lütfen, motosiklet sahibinin bu süreçte kullanacağı bir geçici akü veriniz ki, mağdur okuluna, işine gidip gelsin.

-Öyle bir uygulamamız, motosikletler için yok, büyük araçlar için belki olabilir.

- Motosiklet aküsünü önemsemiyorsanız neden bu piyasada ürününüzü satıyorsunuz?

-Onu fabrikaya soracaksınız.

-Bu durum tüketici haklarına aykırı değil mi, mağduriyetin bedelle ilişiği yani küçüğü büyüğü olmaz ki.

-O zaman satın alırsınız, fabrika haklısınız derse bedeli iade ederiz.

-Benzer  aküler şu an piyasada 35-40 liraymış bu akünün de üzerinde Mutlu Akü   ifadeleri yada Mutlu güvencesindedir, garanti belgesi dışında yazmadığına göre böyle bir alışveriş mantıklı değil.

- O sizin bileceğiniz mesele.

- İyi günler !

- İyi günler !

Ek: Akü Hata Analiz Formu
      Aslı firmaca alınan garanti belgesinin onaylı fotokopisi

Prof. Dr. Öner Samanlı

(İmza)



 'TÖDEF' TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ VE DERNEKLERİ FEDERASYONU, GENEL SEKRETERİ OLARAK SORABİLİR MİYİM?

SONUÇ İTİBARIYLA: ‘ MUTLU AKÜ’  MUTLULUK MU MUTSUZLUKTAN MI YANA?

Benim kişisel kanaatimce, fabrika açısından Mutlu Akü mutluluk yaratır.

Yine benim kişisel kanaatim ve 15 yıllık insan ilişkilerinin deneyimli bir hocası olarak ise, Mutlu Akü'nün böyle bildiğim bildik, söylediklerimiz kesin, ne dersek o dur diye, hocamıza bir çay yada güler yüz ikramını bile yapmaktan imtina eden bayililerin
durumlarının yeniden gözden geçirmesi gereklidir.

MUTLU AKÜ, BU BİLİNÇLİ TÜKETİCİYİ FABRİKA OLARAK MAĞDUR EDECEK İSE SORUN DA DEĞİL.

Belki ‘Mutlu Akü’ içimden gelen sesi ve yılların isminin güvencesiyim diyecek bu örnek olaydaki durumu düzelterek ömür boyu akünüz  benden diyerek ödüllendirebilecektir.

Öyle olması muhtemel olmasa da;

Biz. TÖDEF olarak bilinçli bu tüketiciye aküsünü başkaca bir firmadan satın alacağız.

Hem de motorunu ilk satın aldığında sorunsuz 6-7 yıl kullandığı kalite ve evsafta olanından.

Mutla Akü'nün aküsünü de, vitrinimizde kamuoyuna sergileyecek. ,üzerine de bir iki ifadeyi tabiî ki yazacağız.

Hadi bakalım, Mutlu Akü bayisinin, hemcinsim olan hanımefendisi şimdilik siz  haklısınız…

 MUTLU MU, MUTLU'SUZ MUYUZ EN KISA ZAMANDA BİLGİLENMEK ÜZERE...


Doç Dr. Semra Şahin

,'TÖDEF'
TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ VE DERNEKLERİ FEDERASYONU
Genel Sekreteri



19 Nisan 2013 Cuma

'TÖDEF' TEN; MERSİN SİSTEM CERRAHİ TIP MERKEZİ'NE ANLAMLI TEŞEKKÜRLER..


HEP SİZ MAĞDUR OLACAK DEĞİLSİNİZ YA, BİRAZ DA SİZİN HAKLARINIZI ARAYANLAR MAĞDUR OLSUN ÖYLE DEĞİL Mİ ?

MERSİN SİSTEM CERRAHİ TIP MERKEZİ

Sağlık örgütleri, 17 Nisan’da hekime yönelik şiddete ve sağlıkta yıkıma karşı iş bıraktılar.

Sağlıkçılar, 17 Nisan’da halkın eşit, parasız ve nitelikli sağlık hakkını savundular.

"TÖDEF" Tüketici Örgütleri Federasyonu olarak bu doğru eyleme desteklerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık.

Hep mi vatandaş mağdur olacak, edilecek? Arada bir bizlerde mağduriyetlere muhatap olacağız ki, mağdur olanları anlamakta çok daha deneyimleşecek ve  çözüm arayışlarına doğru yol alacağız.

"TÖDEF" Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Genel Başkanımız, Sayın Prof.Dr.Öner Samanlı, bir dizi eğitim öğretim çalışmaları ve seminerleri için bulunduğu Mersin ilimizdedir.

Samanlı, uzun bir süredir yoğun iş temposunun gereği şiddetli düzeyde uykusuzluk sendromu yaşamaktadır.

Bu nedenle de, hocamızın sağlık sorunun teşhisi ve tedavisinin yapılabilmesi gayesiyle, yönetimini çok değerli tıp hocalarımızdan Prof.Dr. Esat Yılgör’ün yaptığı ve yine sayın Genel Başkanımızın eski bir siyasi mücadele arkadaşı olan, Uzman Dr. Soyer Şimşek’in de sağlık merkezinin kadrosunda bulunduğu, Mersin Sistem Cerrahi Tıp Merkezi’ne tedavi olması gayesiyle dostları, bu merkezdeki “Uykusuzuluk Ünitesi Bölümü” ne tavsiyeyle kendilerini yönlendirmişlerdir.

Özellikle, Hastanenin İdare Müdiresi, E. Özlem Çetin hanımefendiye, gerek randevu verilmesi ve gerekse de, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanmayan ek ödemelerin fatura tutarlarında yaptırmış oldukları özel indirimler ve destekleri ve de güler yüzlü yaklaşımları için teşekkürlerimizi bu arada bildirmekte  fevkalade yarar vardır.

Kurum adına böyle bir yöneticiyle çalışmak şans olsa gerek.

Merkezdeki tedaviye başlanılması sonrasında, "TÖDEF" Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Genel Başkanımız, Sayın Prof. Dr. Öner Samanlı, merkezin “Uykusuzluk Tedavisi Bölümü” nde, Nöroloji hekimi Seyfi Arslan tarafından muayene edilmiş ve  bir gurup tahlilleri talep edilmiştir.

Tahlillerin alınması ve izlenmesi gayesiyle, Mersin Sistem Cerrahi Tıp Merkezi’ni arayarak, 17 Nisan 2013 tarihindeki sağlık çalışanları direnişinde olup olmadıklarını sorgulayan ise, Federasyon Genel Sekreteri olarak, Ankara’dan arayansa bizzat benim.

Öğrendim ki, direniş sadece  resmi  kurumlar için geçerliymiş, kendileri kurum olarak bu direnişin dışındaymışlar. Tabiî ki  özel girişimci hastane için, durumun böyle olması da asla ve kesinlikle yadsınacak bir durum değildir.

17 Nisan 2013 tarihinde tahlil sonuçlarını alan, , "TÖDEF" Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Genel Başkanımız, Sayın Prof. Dr. Öner Samanlı, merkezde  bölüm hekiminin muayenelerine devam ettiğini görmesi sonrasında, bölümün sekreterinden, aynı akşam başka bir ildeki konferansı nedeniyle  yolculuğunun olduğunu ve tahlil sonucunu bölüm doktorunun birkaç dakika ayırmak lütfünde bulunurlarsa  incelemelerini talep etmesi sonrasında kendisine iletilen cevabi  şimdi sizlerle paylaşırken ne kadar  hayıflandığımı ise, ben değil de, ilgili kurumun yöneticilerinin çok iyi düşünmelerini önemle rica  ediyorum !..

‘Doktorumuz, Seyfi Arslan, sadece randevulu hastalarını muayene etmektedir. 17 Nisan 2013 sağlık çalışanlarına destek direnişi nedeniyle de, kontrolleri yapmamaktadır. Yanı sıra randevusuz kontroller ise kesinlikle doktorumuzun prensiplerine aykırıdır.’

Harikasınız,  Mersin Sistem Cerrahi Tıp Merkezi…

Bende çoooook prensipliyimdir…       

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nce de verilen ‘Tüketici Memnuniyeti’ ödüllerini ve bu alanda övgüye değer çalışmaları kamuoyunda sanırım takip etmektesinizdir. Örgütümüzce de bu maksatla  verilmekte olunan ödüller, yıl içerisindeki adaylar arasından seçimle belirlenmektedir.

 "TÖDEF" Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Genel Başkanımız, Sayın Prof. Dr. Öner Samanlı, kendisini incitenlere daima hoşgörüyle yaklaşır ve bizler de kendilerinin bu huyunu çok iyi bilenlerdeniz.

O mutlaka  ‘Hoşgörü çocuklar, hoşgörü’ diyecektir ama, durum bizim penceremizden öyle değildir. Onun anımsadığım bir sözü bu yazıyla sanırım çok iyi örtüşecektir.

‘Sistem, sistemsiz olamaz. Sistemsiz bir sistemden de söz edilemez !...
Öner Samanlı

Kendileri ben ‘Sistem’e teşekkürlerimle bay bay dedim’ diyor.

Sistem;  belki de, 2013 yılı “Sağlıkta Tüketici Memnuniyeti Ödülü” almak yolunda iken, şimdi bu acı sahne karşısında bende ne acıdır ki, bu sınavdan geçersiz not almıştır.

Bütünlemelerde görüşmek dileklerimizle….

Sağlıkta şiddetin önlenmesi mücadelesinin halkın eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hakkı mücadelesine temelden bağlı olduğunun sizlerce de bilindiğine inanıyoruz

Ama inanmadıklarımız da var. Muayene olursan para ödemek var, sağlık çalışanlarına destek yok.

Kontrol olursan sistemin kasasına girecek para yok, o zaman sağlık çalışanlarına destek var.

Yaşasın sağlıkta ve sağlıkla direniş anlayışınız..

Mersin Sistem Cerrahi Tıp Merkezi, kazancınız bollllll olsunnnnnnnnnnnnnnn !…


Doç. Dr. Semra Şahin

"TÖDEF"
Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu
Genel Sekreteri


TÜRKİYE’NİN TÜKETİCİ HATTI SAYFALARI






16 Mart 2013 Cumartesi

‘TÜRK TELEKOM’UN, PTT ARACILIĞIYLA YAPTIĞI TELEFON FATURASI TAHSİLATLARINDA KOMİSYON VURGUNU



‘TÜRK TELEKOM’UN, PTT ARACILIĞIYLA TELEFON FATURASI TAHSİLATLARINDA 1 TL ALINMASINA İZİN VERMESİ TAM BİR REZALET DAHA DA ÖTESİ ORGANİZE SOYGUNCULUKTUR !

“TÖDEF” TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ VE DERNEKLERİ FEDERASYONU BAŞKANI, Prof. Dr. Öner Samanlı, Telekom önünde, Telekom’u, Türkiye tüketici kamuoyuna şikayet etti.

“TÖDEF” Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Başkanı, Prof. Dr. Öner Samanlı:

‘TÜRK TELEKOM’UN, PTT ARACILIĞIYLA TELEFON FATURASI TAHSİLATINDA 1 TL ALINMASINA İZİN VERMESİ TAM BİR SOYGUNDUR.’ dedi.

Konuşunuz  yada konuşmayınız, telefon hattının  bağlı bulunduğu mekanlardaki sabit telefonlardan aylık sabit bir bedeli almak gibi alışkanlığını yıllardır sürdüren ve tüketicileri yıllardır mağdur ederek kandıran Telekom oyunları üzerine bir yenisini daha eklemiş bulunuyor..



TELEKOM’DAN TÜKETİCİLERİMİZE BİR VURGUN DAHA

Bu vurgun yine farklı bir mecradan gelmiyor. Konuşunuz  yada konuşmayınız, telefon hattının  bağlı bulunduğu mekanlardaki sabit telefonlardan aylık sabit bir bedeli almak gibi alışkanlığını yıllardır sürdüren ve tüketicileri yıllardır mağdur ederek kandıran Telekom oyunları üzerine bir yenisini daha eklemiş bulunuyor..

“TÖDEF” Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Başkanı, Prof. Dr. Öner Samanlı: Türk Telekom'un 1 Ocak tarihinden itibaren aldığı bir kararla telefon faturalarının PTT'den ödenmesi durumunda abonelerden 1 TL tahsilat ücreti aldığını ifade ederek, bunu "tam bir organize soygun" olarak tanımladı.

Prof. Samanlı; ‘Belki bu haberimizin yayınlanmasından sonra Telekom yetkilileri ortaya çıkıp, kamuoyunu yanıltmak üzere, bu komisyonu biz almıyoruz, PTT alıyor diyebilirler. Ancak bizlerin  artık bu tür açıklamalara inanca karnımız tok.’ Dedi.

Telefon abonelerinin zaten kayıtsız şartsız her ay telefon hattına abone bedeli ödediklerine dikkat çeken, Prof. Samanlı; ‘Önceki yıllarda abone bedeli karşılığında konuşma hakkı verilmekteydi, Türk Telekom bilindiği üzere yabancı kurumların elindedir ve ismindeki ‘TÜRK’ ibaresi süs olarak bulunmaktadır. Bu  somut durum, daha doğru bir anlamlandırma ile Türk vatandaşlarına yutturulmak istenilen bir ‘Türk Malı’ Türk firması kandırmacasıdır. Hattı zatında, ‘Türk Telekom’ diye bir Türk iletişim kurumu bulunmayıp, bu kurum, Türkiye tüketicilerinin soyulmasına ve iletişim sektöründe daima aldatılmasına yönelik bir yapısal teşkilat yani  kapitalizmin çarklarına peşkeş çekilmiş bir  kurumsal yapı olarak hayatiyetini yabancı sahipleriyle sürdürmekte ve karlılıklarına karlılıklarını masum Türk tüketicilerini kandırarak ve reklamlarındaki hilelerle aldatarak ulaşmaktadırlar.

Ne zaman ki, Telekom, gerçekten ‘Türk Telekom’ olduğu süreçten yabancı kapitalist firmalara satılmıştır işte o zamandan bu yana da, telefon kullanıcıları olan tüketicilerin konuşma hakkı olan aylık abonman ücretinin içeriğindeki konuşma hakları da abonenin elinden gasp edilerek alınmıştır.

Yani konuş yada konuşma, telefon hattın varsa, telefonun için maktu bedeli ödemek zorundasın. İnternet kullanacaksan hiçbir teknik gerekliliği olmasa da, telefon hattın mutlaka olmalıdır. Neden olmalıdır çünkü konuşmasan da konuşsan da Telekom’a aylık maktu bedeli ödemek zorundasın !..



(Bu arada yıllardır baskımız ile Telekom, yakın bir süreçten bu yana, telefon hattı bağlatmaksızın abonelerine internet hizmeti vermektedir ancak bu kez de belirlediği abonelik ücreti,  telefon almanızdan daha yüksek bir bedele denk düşürülmektedir.)

“TÖDEF” Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Başkanı, Prof. Dr. Öner Samanlı: Türk Telekom, 1 Ocak tarihinden itibaren telefon faturalarının PTT'den ödenmesi durumunda abonelerden 1 TL tahsilat ücreti almak gibi bir uygulamayı sesiz sedasız yürürlüğe sokmuştur.

Vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu, PTT teşkilatını, Posta-Telgraf-Telefon kurumu olarak bilmekte olduklarından, telefon faturalarını PTT’ye öderken bu durumun asla farkında bile değildirler. Birçok köy, kasaba ve ilçede, kenar semtlerde Telekom şubeleri olmasa bile, PTT şubeleri acenteleri bulunmakta olduğundan, vatandaş ta telefon faturalarını bu gibi merkezlerde ödemektedir.

Durum böyle olunca da, örneğin, vatandaş 40,50 lira olan faturasını PTT ile ödeme yaptığı zaman, 41,50 lira olarak ödemektedir. Fatura ödemesi yapan yüz kişi üzerinde yaptığımız sorgulamada bu durumu üç kişinin fark ettiğini saptadığımızı da kamu oyu ile paylaşmakta yarar görüyorum.

Bu gizli bir dolandırıcılık ve Türkiye genelinde bir abonelik sayısını göz önüne aldığımızda vurgunculuktan da ötede, daha  doğru tabiriyle de, ‘Organize Dolandırıcılık’ tan başkaca bir durum değildir.

Bu hususta ilgili Bakanlığı göreve davet ediyoruz. Kamuoyuna herhangi bir açıklama dahi yapılmamıştır.

Telekom’u Türk Telekom’u olmadığından da bahisle, kendi merkezi önünde Türkiye tüketici kamuoyunun nezdinde ilgili mercilere şikayet ediyorum.

“TÖDEF”
Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Başkanı

 Prof. Dr. Öner Samanlı


Kaynak :

“TÖDEF”
Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu

Türkiye’nin Kurumsal Tüketici Hattı

MİLLİYET BLOG TÜKETİCİ KÖŞESİ



14 Mart 2013 Perşembe

ÇALINAN VEYA PERT OLAN ARAÇLARIN KASKO BEDELLERİNİN ÖDENMESİNDE YENİ UYGULAMA





KASKODA ŞARTLAR DEĞİŞTİ, HASAR PİYASA DEĞERİNDEN ÖDENECEK

Hazine Müsteşarlığı, tüketicileri ve sigorta şirketlerini  kaskoda karşı karşıya getiren önemli sorunları çözümlemek üzere nihayet somut adımını attı.
Kasko sigortasında geçtiğimiz  haftalarda yapılan iki önemli değişiklik, 1 Nisan’da uygulamaya konulacaktır.

Uygulama  ile, kaskolu bir araç pert (kullanım dışı hurda) olur yada çalınır ise sigorta şirketi aracın bedelini sahibine o günkü piyasa değerinden ödeyecek.

Bundan önceki süreçlerde çalınan ve pert olan araçlarının kasko sigortası olan tüketiciler bu araçlarının bedellerini poliçe tutarına göre almakta idiler. Yine bu yönetmelikle yapılan değişiklik öncesinde, araç sahiplerinin sigorta şirketlerince belirlenmiş olan servislere gitmek zorunluluğu bulunmaktaydı. 

Koyu puntolarla belirttiğimiz  her iki durum da sigorta şirketleri ile araç sahibi  tüketiciler arasında ciddi anlamda sorunlar yaşanmaktaydı.
Tüketici Mahkemeleri bu anlamda oldukça yoğun dosya sayısı ile geçerli olan yönetmelik hükümlerini de göze alarak çoğu zaman tüketici aleyhinde kararlar veriyordu.

TÜKETİCİLERİN MAĞDUR OLMALARININ ÖNÜNE GEÇMEK ÜZERE

 ‘TÖDEF’ Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu, olarak özellikle ABD ve AB’ne bağlı ülkelerdeki sigorta şirketlerinin çalınan veya pert olan araçlarla ilgili bedel ödemelerinde ne şekilde uygulama yaptıklarını araştırdık.

Bu ülkelerde, çalınan veya pert olan araçlarda  aracın o günün piyasa değerlerinin esas alarak mağdura ödeme yapılmış olduğuna dair tüm belirlediğimiz verileri de,  değişiklik talep dosyası halinde, ülkemiz tüketicileri adına, Bakanlık ve Hazine Müsteşarlığı’na taleplerimizle sunduk.

‘TÖDEF’ Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu malumunuz olduğu üzere tüketici örgütleri ve derneklerinin üst birliğidir. Bu nedenle de federasyonumuz çatısı altında bulunan örgütlerin de bu alanda bizi yönlendiren çalışmalarını ve tespitlerini de göz ardı edemeyiz.

ÇALINAN YADA PERT OLAN ARAÇLARIN KASKO BEDELLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ

Hazine Müsteşarlığı 1 Nisan 2013 tarihinden itibaren uygulamaya konulmak üzere yönetmeliğini hazırlamıştır.

Yurt genelinde, yıllardır kaskoda, sigorta şirketleri ile tüketici arasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Kasko sigortasına yönelik şikayetlerin temel kaynağı, sigorta şirketlerinin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeleridir.

ARAÇ SAHİBİ TÜKETİCİ İLE KASKO SİGORTA ŞİRKETLERİ ARASINDAKİ SORUNLAR

Birincisi: Sigortalılar, hasar durumunda poliçede yazan sigorta değerini alamamaktan yakınıyorlardı. Konuyu biraz açarsak; Kasko sigortası yapılırken poliçeye, aracın sigorta değeri yazılıyor, prim de bu değer üzerinden hesaplanıyordu.

Uygulama da, böyle olunca araç çalındığında ya da ağır hasara uğradığında yani, pert  (kullanılamaz hurda) olduğunda, aracın sahibi  poliçede yazan sigorta değerini almayı bekliyor. Şirketler araç sahibinin mağduriyetini onayladığında ise aracın piyasa değeri ödeniyor. Eski model araçlarda aradaki fark 3-5 bin lira olmasına karşın, yeni modellerde bu fark, 10-20 bin liralara kadar çıkıyor. Bu durumda mağdur edilen araç sahibi kapı kapı hak arama peşinde geziyor ama karşısına konulan uygulama yönetmeliğiyle de onun hak aramasının sonucunda mağduriyetine çözüm de sağlayamıyordu.

İkincisi; Kaskolu araçların onarımında, sigorta şirketlerinin orijinal parça yerine, orijinalinden daha ucuz temin edilen yan sanayi parça kullandırtmalarıydı.

Açıklamaya çalıştığımız somut bu iki konu yüzünden de tüketicilerin sigorta şirketleri ile sigorta şirketlerinin de tamirhaneler ve otomotiv şirketleri ile tamirhanelerin de eksperlerle arasında daima tartışılır bir hukuksal sorun ortaya çıkıyordu.

Bu sorunlar nihayet; ‘TÖDEF’ Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu girişimi ile mutlu sona ulaşmıştır.

ÇALINAN VEYA PERT OLAN ARACIN PİYASA DEĞERİ NASIL BELİRLENECEK?

Hazine Müsteşarlığı geçtiğimiz hafta bir yönetmelik yayınlayarak, kasko sigortasının şartlarını baştan sona değiştirdi. Yönetmelik uzun. O nedenle şikayet edilen konulardaki değişikliklere kısaca değinmekte yarar var.

Çalınan ve pert olan araçların kasko sigorta bedellerinin ödenmesine ilişkin yeni uygulama 1 Nisan 2013’de başlayacaktır.

Yeni Yönetmelik kapsamında; Hem ikinci el hem de sıfır araçların kasko sigortasında artık poliçeye, sigorta değeri yazılmayacaktır. 

Aracın piyasadaki rayiç bedeli esas alınacak, prim de buna göre belirlenecektir.

Araç çalınır ya da pert olursa, sigorta şirketi, aracın o günkü piyasa rayiç bedelini sigortalıya ödeyecektir.

Ancak, sigorta şirketi, aracın piyasa rayiç bedelini nereden tespit ettiğini de, poliçeye yazacaktır. Bu, bir internet sitesi olabileceği gibi; oto pazarı, başka bir kurum ya da kuruluş da olabilir.

Poliçe düzenlenirken rayiç bedel nereden belirlendiyse; hasar da yine oranın, o günkü, piyasa bedeli üzerinden ödenecektir.

Örneğin; İkinci el bir araç aldınız ve kasko yaptıracaksınız. Diyelim ki, sigorta şirketi de piyasa rayiç bedelini belirlemede, oto alım-satımı yapılan internet sitelerinden birini referans alıyor.

Şirket, internet sitesine bakarak, aracınızın piyasa bedelini tespit edecek, primi ona göre belirleyecektir.

Poliçeye de referans olarak internet sitesini yazacak. Aracınız pert olursa. Sigorta şirketi yine o internet sitesinde, aracınızın hasar günündeki piyasa değerini tespit edip, onu size ödeyecektir.

Eğer, poliçede rayiç bedel belirlemede referans alınan kurum ya da kuruluş yazmıyorsa, o zaman Türkiye Sigorta Birliği’nin yayınlandığı rayiç bedel listesine göre hasar ödenecektir.

SIFIR ARAÇLARDA SİGORTA DEĞERİ YAZILMAYACAK

Peki, sıfır araçlarda ne olacak? Sıfır araçlarda ilk yıl zaten sorun yaşanmıyor. Faturada yazan bedel neyse, sigorta değeri olarak hesaplanıyor, prim de ona göre belirleniyor. Kaldı ki, sıfır araçlarda ilk yıl olası bir hasarda sigorta değerinin tamamı ödeniyor.

Yeni uygulamayla artık sıfır araçların kaskosunda da sigorta değeri yazılmayacaktır.

Birinci yıldan sonra sigorta yenilemesinde araç, ikinci el statüsüne geçtiğinden, hangi kurum veya kuruluş referans alınıyorsa, oranın piyasa rayiç bedeli hasar olarak ödenecektir.

Haklı olarak aklınıza takılan soruyu tahmin edebiliyoruz. Diyeceksiniz ki; Araç alım-satımının yapıldığı internet siteleri ya da oto pazarlarında fiyatlarlar farklılık gösteriyor.

Hangi fiyata göre hasar ödenecektir?

Bu konuda karmaşa yaşanmayacak mıdır?

Bu durumu da Müsteşarlık sanıyorum gelen şikayetler ile farkındalıkla bir çözüme ulaştıracak eklemeyi de yapacaktır sanısındayız.

ONARIM YAPILACAK ARAÇTAKİ YEDEK PARÇA KRİZİ DE ÇÖZÜLDÜ

Gelelim, yedek parça konusuna...

1 Nisan’dan itibaren düzenlenecek kasko poliçelerinde sigorta şirketleri, aracın onarımının şirket tarafından belirlenecek servislerde mi, yoksa sigortalının istediği serviste mi yapılacağını açıkça yazacaktır.

Aynı şekilde onarım sırasında orijinal yedek parça mı, yoksa eşdeğer parça mı kullanılacağı da, poliçe düzenlenirken belirtilecektir.

Eğer ki, aracın onarımının nerede yapılacağı ve hangi yedek parçanın kullanılacağı sigorta şirketi tarafından poliçede belirtilmemiş ise, hasar sonrasında araç sigortalının istediği serviste onarım görecek ve yine sigortalının istediği parça kullanılacaktır.

Şunu da belirtmemizde yarar bulunmaktadır: Yedek parça konusundaki şikayetler sadece kasko sigortasından değil, ağırlıklı trafik sigortasından kaynaklanmaktadır.

1 Nisan 2013 den itibaren başlayacak yeni uygulama sonrasında kasko sigortası ile trafik sigortaları mukayeseleşmesi yönünde şikayetler de artarak devem edecektir.

Sigorta şirketlerinin bu durum karşısında sigorta menfaatleri açısından mutlaka  işin kendilerini kotaracak çözümlerinin şimdiden üretilmiş olduğuna kesin gözüyle bakıyor isek de, gelişen bu durumun da tüketicilerimiz memnun edeceği kesindir.

Prof. Dr. Öner Samanlı
‘TÖDEF’
Tüketici Örgütleri ve Dernekleri Federasyonu Başkanı

TÜRKİYE’NİN TÜKETİCİ HATTI